Bu seçimler üzerine sağlıklı yorum ve analiz yapmak için henüz erken.
Ama yine de ortaya çıkan tabloya bakarak bir şeyler söylenebilir. Şimdilik benim söyleyeceklerim kısaca şöyle; bu seçimler daha önce, "TOKSİK ŞABLON" diye tanımladığım bir çok ön yargıyı yıktı. Sadece seçimlerle toplumsal sorunların çözülebileceğini hiç bir zaman düşünmemiş biri olarak, "Despotik iktidarlar seçimlerle gelir, seçimlerle gitmez." düşüncesine ŞİDDETLE KARŞIYIM. Bana göre; despotik iktidarları geriletmenin en önemli araçlarından biridir seçimler. Böyle bir düşünce, -demokratik ve yurtsever güçleri böylesi önemli bir aracı kullanmaktan alıkoymak ve onları illegalize edebilmek için- bizzat despotik iktidarlar tarafından piyasa edilen toksik şablonlardan biridir. Oldukça elverişli bir 'Rıza Üretme Aparatı'dır En katı ve en sağlam despotik yönetimlerin bile "toplumsal rızaya" gereksinimleri var. Seçimler, bu rızayı somutlaştırmanın en önemli araçlarından biridir. Eğer bu tür 'Toksik Şablonların' yaşamda karşılığı olsaydı, bu seçimlerin yapılmaması gerekirdi. Zira bu sonuçların çıkma olasılığı oldukça yüksek orandaydı. Erdoğan İktidarı bunu bilmesine karşın bu seçimler gerçekleşti ve hesapladığı ama istemediği sonuçlar ortaya çıktı. Seçim öncesi ve sonrası tavırlarına 'irdeleyerek' baktığınızda bir, "B Planının" çoktan hazır olduğunu görebilirsiniz. Böylece bir başka ön yargı daha açığa düşmüş oluyor. Demokrasi mücadelesi, en kötü, en adaletsiz koşullarda bile yapılabilir ve şu ya da bu ölçüde de olsa bir takım kazanımlar elde edilebilir. Bundan sonraki gelişmeler ne olursa olsun, muhalefet meşru pozisyonda kalacaktır. Kalmalıdır da..! Bu, tamamen muhalefetin meşru pozisyonunu koruyarak yapacağı mücadelede bilinçli ve kararlı olmasıyla ilgili bir durumdur. Eminim ki hepimiz farkındayız; henüz çatının tepesine çıkılmadı. Sadece birkaç basamaktan sonra ilk sahanlığa varılmış oldu. Daha çok basamak ve sahanlıklar olacaktır.
Şimdi iş, bu sahanlıktaki pozisyonu korumakta. Tıpkı basamakları adımlarken olduğu gibi; bilinçli, kararlı ve MEŞRU KALARAK sahanlıktaki varlığımızı korumalıyız. Nadi Öztüfekçi 2 Nisan 2019
Ama yine de ortaya çıkan tabloya bakarak bir şeyler söylenebilir. Şimdilik benim söyleyeceklerim kısaca şöyle; bu seçimler daha önce, "TOKSİK ŞABLON" diye tanımladığım bir çok ön yargıyı yıktı. Sadece seçimlerle toplumsal sorunların çözülebileceğini hiç bir zaman düşünmemiş biri olarak, "Despotik iktidarlar seçimlerle gelir, seçimlerle gitmez." düşüncesine ŞİDDETLE KARŞIYIM. Bana göre; despotik iktidarları geriletmenin en önemli araçlarından biridir seçimler. Böyle bir düşünce, -demokratik ve yurtsever güçleri böylesi önemli bir aracı kullanmaktan alıkoymak ve onları illegalize edebilmek için- bizzat despotik iktidarlar tarafından piyasa edilen toksik şablonlardan biridir. Oldukça elverişli bir 'Rıza Üretme Aparatı'dır En katı ve en sağlam despotik yönetimlerin bile "toplumsal rızaya" gereksinimleri var. Seçimler, bu rızayı somutlaştırmanın en önemli araçlarından biridir. Eğer bu tür 'Toksik Şablonların' yaşamda karşılığı olsaydı, bu seçimlerin yapılmaması gerekirdi. Zira bu sonuçların çıkma olasılığı oldukça yüksek orandaydı. Erdoğan İktidarı bunu bilmesine karşın bu seçimler gerçekleşti ve hesapladığı ama istemediği sonuçlar ortaya çıktı. Seçim öncesi ve sonrası tavırlarına 'irdeleyerek' baktığınızda bir, "B Planının" çoktan hazır olduğunu görebilirsiniz. Böylece bir başka ön yargı daha açığa düşmüş oluyor. Demokrasi mücadelesi, en kötü, en adaletsiz koşullarda bile yapılabilir ve şu ya da bu ölçüde de olsa bir takım kazanımlar elde edilebilir. Bundan sonraki gelişmeler ne olursa olsun, muhalefet meşru pozisyonda kalacaktır. Kalmalıdır da..! Bu, tamamen muhalefetin meşru pozisyonunu koruyarak yapacağı mücadelede bilinçli ve kararlı olmasıyla ilgili bir durumdur. Eminim ki hepimiz farkındayız; henüz çatının tepesine çıkılmadı. Sadece birkaç basamaktan sonra ilk sahanlığa varılmış oldu. Daha çok basamak ve sahanlıklar olacaktır.
Şimdi iş, bu sahanlıktaki pozisyonu korumakta. Tıpkı basamakları adımlarken olduğu gibi; bilinçli, kararlı ve MEŞRU KALARAK sahanlıktaki varlığımızı korumalıyız. Nadi Öztüfekçi 2 Nisan 2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Lütfen hakaret içeren yorumlar yazmayın.