Biraz önce (4 Ağustos 2014) Ekmeleddin İhsanoğlu bir meydanda konuşuyordu.
Konuşmalarındaki donukluk falan, geçelim bunları; konuşması teknik
olarak saçma sapan bir ses düzeneği nedeniyle anlaşılmıyordu bile.
Genellikle tv kanallarının mikrofonları ile arasında epeyce bir mesafe
oluyor ve kendi sesinden daha çok ortamın sesi duyuluyor.
Erdoğan'ın konuşmaları kulak zarlarımızı delercesine, istesek de
istemesek de beynimizin tam ortasında patlarken, İhsanoğlu'nun ne
dediğini anlamak için özel dikkat sarf etmek zorundasın. Televizyonun
sesini açsan bile ortamdaki diğer sesler de yükseldiğinden bir şey fark
etmiyor.
Ekmeleddin İhsanoğlu ve etrafındakiler, bu konuşmaları sonradan da olsa televizyonlarda hiç mi dinlemiyorlar?
Zaten çok az buldukları canlı yayına çıkma, haber olma fırsatını
beceriksizce ve salakça aymazlıkları ile teptiklerinin farkında değiller
mi? Hiç mi bu trajikomik hallerini görmüyorlar?
Yani bu ceberrut hilkat garabetinin cumhurpadişah olmasını,
Ekmeleddin'in her konuşmada seslenebildiği 200-300 kişiye bir şeyler
anlatmasıyla mı engelleyebileceklerini sanıyorlar?
Gerçekten Ekmeleddin'i cumhurbaşkanı seçtirebilmek için yaptıklarının yeterli olduğunu mu düşünüyorlar?
Soruyu daha net soralım.
Gerçekten Ekmeleddin İhsanoğlu ve etrafındakiler kendisinin cumhurbaşkanı seçilmesini istiyor mu?
Adım adım yaklaşan bu katmerli diktatörlüğe biraz olsun dur diyebilme fırsatını değerlendirmeyi gerçekten arzuluyorlar mı?
Sanmıyorum.
Yakın zaman da yazdığım, 1983 seçimleri ile ilgili yazımda anlatmaya
çalışmıştım; Halkçı Parti hiç kimsenin hatta kendisinin bile istemediği
kadar oy almış ve GırGır dergisi de bu durumu kapak karikatürüne
taşıyarak çok güzel özetlemişti.
Galiba bu seçimlerde de Erdoğan'ın seçilememe ihtimali küresel güçleri, iktidarı olduğu kadar muhalefeti de telaşlandırıyor.
Son rötuşlarının yapıldığı "yeni" Ortadoğu ve Türkiye
dizaynının son anda sekteye uğramasını asla istemiyorlar. Bu formatlama
operasyonunda Erdoğan'lı bir Türkiye'nin ne kadar elzem olduğunun
farkındalar. Çünkü küresel veya ülke çapındaki hemen bütün aktörler
kendi vizyonlarını bu formatlamanın sonucuna göre ayarlamış. Erdoğan'ın
oy kaybetmesi değil ama bir seçim kaybetmesinin nasıl bir anlam
taşıyacağını biliyor ve korkuyorlar. O yüzden işi sağlama alıyorlar.
Öyle ki; eğer her şeye karşın Erdoğan seçilemezse, insanlar sadece
ülkesel ya da küresel güçlerin verdiği açıktan desteğe rağmen değil, bu
göstermelik muhalefetin ayna tersinden verdikleri desteğe rağmen
seçilememiş olacak.
Ülkenin içinde bulunduğu öğretilmiş çaresizlik halinin kalıcılaşması ya da en
azından demokrasi için umudun bir parça da korunabilmesinin yol
ayrımındayız.
Eğer Erdoğan seçilirse;
Silah ve mühimmat desteği verdiği küresel terör organizasyonu IŞİD'in
vatandaşlarımızı rehin almasını olağan bir yol kazası olarak kabul etmiş
olacağız. Çok daha kötülerini hazmetmeye hazır olduğumuzu itiraf etmiş
olcağız.
Eğer Erdoğan seçilirse;
Oğullar, damatları, arkadaş ve ahbapları, bakanları, bakan oğulları,
bürokratları ve yandaş iş adamlarıyla, sıfırlanamayan odalar dolusu,
onlarca para sayma makineleriyle sayılamayan milyonlarca Lira ve Euro ile hepimizin önünde çalışan rüşvet
mekanizmasına alkış tutacağız demektir. Bundan sonra da adeta bir
"Baba" filmleri serisi izler gibi çok daha büyük rüşvet ve soygun
faaliyetlerini bekler olacağız.
Eğer Erdoğan seçilirse;
Gerek iktidara gelirken, gerekse iktidara geldikten sonra; kamuoyundan
gizlenen, Küresel güçlerin adeta Demoklesin Kılıcı gibi tepesinde
salladığı yolsuzluk, yasa dışılık üzerine kurulu bir dolu anlaşma ve
bilginin ortaya dökülmesi korkusuyla devlet yöneten bir diktatör
seçilmiş olacak. Küresel güçlerin ekonomik, stratejik her istediği
anlaşma ve dayatmayı; bu ev kabadayısının dışa dönük, sahte külhani
gösterileri eşliğinde ama içe dönük katıksız diktatörlüğü altında,
ülkece kabullenmek zorunda kalacağız.
Eğer Erdoğan seçilirse;
Umudu kilometrelerce yerin dibine gömmüş olacağız. Bir kifayetsizlik
abidesini, kompleks kumkumasını, cehaletin ve kof kendini beğenmişliğin
simgesini; Taraftarı için vazgeçilmez, karşıtları için kaçınılmaz hale
getirmiş olacağız.
Eğer Erdoğan seçilirse.
Aslında hepimiz neler olacağını biliyoruz. Bilmediğimiz ve üstüne kafa
yormadığımız; "seçilmesini nasıl engelleyebiliriz?", işte bunu ?ben
dahil- bilmiyoruz.
Nadi Öztüfekçi
4 Ağustos 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Lütfen hakaret içeren yorumlar yazmayın.