18 Temmuz 2013 Perşembe

SİYASİ TAZMİNATIN UNUTULMAZ TADI..

Başbakan Erdoğan "Alevilik Hz. Ali'yi sevmekse ben dört dörtlük aleviyim" diyor.
Alevi isen alevisindir. Hem Sünni olup hem alevi olunmaz. Alevilik bir uğraş ya da bir hobi değildir. Başlı başına bir inanç sistemidir. Bu söylem Alevilere ve onların inancına hakarettir.
Ayrıca kendini Alevi olarak kabul ettirmeye çalışarak bir anlamda "Alevi dediğin benim gibi olmalı" diyor. Alevileri formatlamaya kalkıyor. Bu da Aleviliğe bir saldırıdır.
Son zamanlarda Erdoğan ve hükümeti birçok defa Alevi inancına saldırdı.
Bir yandan doğru dürüst projelenmemiş köprüye alelacele açılış yaparak, Alevi katliamlarıyla bilinen padişah "Yavuz Sultan Selim"in adını veriyor. Diğer yandan Cem evlerinden "cümbüş evi" diye söz ediyor.
Sizce amacı ne olabilir? Adeta Alevileri kışkırtmak istiyor. Alevilerin ayaklanmasından sanki siyasi bir getirim bekliyor. Bu ayaklanmaları "Darbe girişimi" olarak tanımlayıp, mağduriyet üzerinden bir "siyasi tazminat" umuyor. "İnanç ayrılıkları körüklenerek hükümete darbe yapılmaya çalışıldı" diyebilmek için inanç ayrılıklarını körüklüyor. Çünkü bu zamana kadar ki siyasi yükselişinin hemen tamamı bu mağduriyet propagandası sayesinde olmuştu.
Tadı damağından silinmedi...


Nadi Öztüfekçi
18/07/2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen hakaret içeren yorumlar yazmayın.