1 Eylül 2014 Pazartesi

1 EYLÜL BARIŞ GÜNÜ ve IŞİD'İN MİSYONU...

IŞİD;  emperyalizmin taşeron ordu-devleti…
Görevi:  Küresel Sermaye adına kadastro memurluğu yapmak, Küresel Sermaye adına yeni nazım planı çıkarmak. Yani sınırları ortadan kaldırıp, yerine küresel sermayenin ihtiyaç ve istekleri doğrultusunda perfore ve portatif sınırlar çizilmesinde taşeronluk görevi yapmak.

Emperyalizmin son teknoloji ürünü, fetva, maaş ve prim-vaat üzerine güdülenmiş bu demonte ordu-devlet; aslında bir prototip. Üstelik %100 finansal denetimli ve ideolojisi olmayan tam bir profesyonel ordu. Yani bir şirket devleti…  Anayasası da görünüşte İslami argümanlarına dayanan, ama aslında sahibinin günübirlik çıkar ve ihtiyaçlarına göre değişebilen fetvalardan oluşuyor. Taşeronluğunu üstlendiği kesimlerin gereksinim ve isteklerine uygun sipariş edilmiş fetvalarla yönlendirilen bir teşkilat Irak topraklarında arkasında kan ve dehşet izleri bırakarak ilerliyor.
Bu örgütün çift yumurta ikizi El Nusra Özgür Suriye Ordusu bileşenlerinden biri iken Suriye’de kazandığı mevzilerin haberini bir zafer haberi olarak sunulduğunu hatırlıyorum. Ta ki Rajova’da giriştiği katliamlara kadar.

Yakın zamanda El Nusra ve IŞİD’in birleştiği haberlerini okuduk.  El Nusra birlikleri Suriye’den Irak’a gelip IŞİD’e bağlılıklarını bildirmişler. Suriye’de zaman zaman çatışır gibi gözükseler de görevlerini yaptılar. Suriye bölündü. Türkiye’yi Ortadoğu bataklığına sürüklediler. Şimdi birleşip daha da güç kazandılar. İlerleyişleri daha kanlı ve daha geniş izler bırakacak gibi görülüyor. Şimdi Irak’taki taahhütlerini yerine getiriyorlar. Irak’ta sınırlar silinip yerine perfore ve portatif sınırlar çiziliyor. Bu kanlı kaos ortamının yarattığı fırsatlardan yepyeni oluşumlar ortaya çıkıyor ve daha da çıkacak gibi duruyor.

Görülüyor ki Türkiye de bu bataklığın daha ortalarına çekilecek. Hem de Demokratik ve sol güçlerin istek ve arzuları eşliğinde...
Suriye’de başarılamayan bu defa başarılacak gibi görünüyor. Eskisinin parantezinin kapatıldığı, açılan “yeni” parantezdeki, Ortadoğu’daki oyun kurucu, “yeni” Türkiye; gerekli formatlamadan sonra, yeni “Yemen” ağıtlarının “bu ne dumandır” figanlarının göğe yükseldiği yeni yaşamına adımlarını atacak.
Emekçilerin, yoksulların, işçi sınıfının ‘Kuzuların Sessizliği’ni yaşadığı onların temsilcilerinin(!) alkış kıyamet şenliklerle kutladığı bir garip yolculuk yaşıyoruz.

Toprak Testi ile Pirinç İbriğin nehirdeki yol arkadaşlığını bilirsiniz. Toprak Testinin sağlam, darbelere dayanıklı bir yol arkadaşı olarak tercih ettiği Pirinç İbrikle yolculuğu uzun sürmez. Nehir yatağının daralıp dikleştiği, suların çalkantılı ve deli aktığı bir bölümünde Toprak Testi ile Pirinç İbrik çarpışır.
Toprak testi kırılıp nehrin dibini boylar. Pirinç İbrik yoluna devam eder.
Yakın zamanda savaş gemileri ve uçaklarıyla ile ülkeler bombalayan ABD ile birlikte hareket etmeye hevesli kesimlerin akıbetinin de toprak testiden farklı olmayacağını düşünüyorum.

NATO, ABD, Emperyalizm kelimelerinin esamisinin bile okunmadığı Ortadoğu tahlilleri eşliğinde 1 Eylül Barış günü anılıyor. Sadece ırkçılık teması işlenip, Irkçılığın arkasındaki kadim destekçisi Tekeller, Küresel Sermaye ve onların kanlı, sabıkalı kuruluşları emperyalist devletler es geçiliyor.
Emperyalizmin bunca yıldır bu coğrafyadaki yaptıkları, amaçları ve emelleri göz ardı edilip sorun IŞİD ve İsrail gibi iki taşeron yapılanma, devlet-organizasyon’a indirgeniyor.
Küresel Kapitalizm aradan yine sıyrılıyor.

1 Eylül Barış günü bir farkındalık gününe dönüşmeli. Ne kendi organize ettiği güçlere karşı göstermelik müdahale yapan ABD, ne lojistik ve silah destekleriyle AKP iktidarı ne de bu kirli tezgahın arkasındaki emperyalizm bu farkındalıklardan kaçamamalı.

IŞİD istendiğinde kolayca engellenebilir. Ortadoğu'nun gerçek başbelası Emperyalizm'dir. Onun ortaya koyduğu iğrenç savaş tezgahlarıdır.
Barış gününde savaş çığırtkanlığına pabuç bırakılmamalı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen hakaret içeren yorumlar yazmayın.