IŞİD; emperyalizmin taşeron ordu-devleti…
Görevi: Küresel Sermaye adına kadastro memurluğu yapmak, Küresel
Sermaye adına yeni nazım planı çıkarmak. Yani sınırları ortadan
kaldırıp, yerine küresel sermayenin ihtiyaç ve istekleri doğrultusunda
perfore ve portatif sınırlar çizilmesinde taşeronluk görevi yapmak.
Emperyalizmin son teknoloji ürünü, fetva, maaş ve prim-vaat üzerine
güdülenmiş bu demonte ordu-devlet; aslında bir prototip. Üstelik %100
finansal denetimli ve ideolojisi olmayan tam bir profesyonel ordu. Yani
bir şirket devleti… Anayasası da görünüşte İslami argümanlarına
dayanan, ama aslında sahibinin günübirlik çıkar ve ihtiyaçlarına göre
değişebilen fetvalardan oluşuyor. Taşeronluğunu üstlendiği kesimlerin
gereksinim ve isteklerine uygun sipariş edilmiş fetvalarla yönlendirilen
bir teşkilat Irak topraklarında arkasında kan ve dehşet izleri
bırakarak ilerliyor.
Bu örgütün çift yumurta ikizi El Nusra Özgür Suriye Ordusu
bileşenlerinden biri iken Suriye’de kazandığı mevzilerin haberini bir
zafer haberi olarak sunulduğunu hatırlıyorum. Ta ki Rajova’da giriştiği
katliamlara kadar.
Yakın zamanda El Nusra ve IŞİD’in birleştiği haberlerini okuduk. El
Nusra birlikleri Suriye’den Irak’a gelip IŞİD’e bağlılıklarını
bildirmişler. Suriye’de zaman zaman çatışır gibi gözükseler de
görevlerini yaptılar. Suriye bölündü. Türkiye’yi Ortadoğu bataklığına
sürüklediler. Şimdi birleşip daha da güç kazandılar. İlerleyişleri daha
kanlı ve daha geniş izler bırakacak gibi görülüyor. Şimdi Irak’taki
taahhütlerini yerine getiriyorlar. Irak’ta sınırlar silinip yerine
perfore ve portatif sınırlar çiziliyor. Bu kanlı kaos ortamının
yarattığı fırsatlardan yepyeni oluşumlar ortaya çıkıyor ve daha da
çıkacak gibi duruyor.
Görülüyor ki Türkiye de bu bataklığın daha ortalarına çekilecek. Hem de
Demokratik ve sol güçlerin istek ve arzuları eşliğinde...
Suriye’de başarılamayan bu defa başarılacak gibi görünüyor. Eskisinin
parantezinin kapatıldığı, açılan “yeni” parantezdeki, Ortadoğu’daki oyun
kurucu, “yeni” Türkiye; gerekli formatlamadan sonra, yeni “Yemen”
ağıtlarının “bu ne dumandır” figanlarının göğe yükseldiği yeni yaşamına
adımlarını atacak.
Emekçilerin, yoksulların, işçi sınıfının ‘Kuzuların Sessizliği’ni
yaşadığı onların temsilcilerinin(!) alkış kıyamet şenliklerle kutladığı
bir garip yolculuk yaşıyoruz.
Toprak Testi ile Pirinç İbriğin nehirdeki yol arkadaşlığını bilirsiniz.
Toprak Testinin sağlam, darbelere dayanıklı bir yol arkadaşı olarak
tercih ettiği Pirinç İbrikle yolculuğu uzun sürmez. Nehir yatağının
daralıp dikleştiği, suların çalkantılı ve deli aktığı bir bölümünde
Toprak Testi ile Pirinç İbrik çarpışır.
Toprak testi kırılıp nehrin dibini boylar. Pirinç İbrik yoluna devam eder.
Yakın zamanda savaş gemileri ve uçaklarıyla ile ülkeler bombalayan ABD
ile birlikte hareket etmeye hevesli kesimlerin akıbetinin de toprak
testiden farklı olmayacağını düşünüyorum.
NATO, ABD, Emperyalizm kelimelerinin esamisinin bile okunmadığı
Ortadoğu tahlilleri eşliğinde 1 Eylül Barış günü anılıyor. Sadece
ırkçılık teması işlenip, Irkçılığın arkasındaki kadim destekçisi
Tekeller, Küresel Sermaye ve onların kanlı, sabıkalı kuruluşları
emperyalist devletler es geçiliyor.
Emperyalizmin bunca yıldır bu coğrafyadaki yaptıkları, amaçları ve
emelleri göz ardı edilip sorun IŞİD ve İsrail gibi iki taşeron
yapılanma, devlet-organizasyon’a indirgeniyor.
Küresel Kapitalizm aradan yine sıyrılıyor.
1 Eylül Barış günü bir farkındalık gününe dönüşmeli. Ne kendi organize
ettiği güçlere karşı göstermelik müdahale yapan ABD, ne lojistik ve
silah destekleriyle AKP iktidarı ne de bu kirli tezgahın arkasındaki
emperyalizm bu farkındalıklardan kaçamamalı.
IŞİD istendiğinde kolayca engellenebilir. Ortadoğu'nun gerçek başbelası
Emperyalizm'dir. Onun ortaya koyduğu iğrenç savaş tezgahlarıdır.
Barış gününde savaş çığırtkanlığına pabuç bırakılmamalı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Lütfen hakaret içeren yorumlar yazmayın.