Kavganın özü Küresel Kapitalizm ve Emperyalizm ile Emekçi Anadolu Ulusu arasındadır.
Bu öteden beri öyleydi bugün de değişmedi.
Yakın zamana kadar, parlamenter sistemin bizlere sunduğu, bu kavgada adım atabilmemize yardımcı olabilecek bazı imkanlar vardı. O yüzden ben dahil bu seçimleri önemsedik.
O imkanlar şimdi yok.
Bu, yeni dönemin en önemli özelliği,
Aslında bu durum bağıra bağıra geliyordu.
Seçim dönemi süresince de bu gerçek gün gibi ortadaydı.
Yani gün gibi açıktı ki; Anayasayı değiştirecek düzeyde olmadıktan sonra, parlamento aritmetiğinde ufak tefek oynamaların hiç bir hükmü yoktu.
Bunu en başta sosyalistler ön görmesi gerekirdi.
Ama sosyalistlerin gündemini parlamento aritmetiği işgal etti.
Milletvekili seçimlerinin hiç mi önemi yoktu?
Hayır onu demek istemiyorum.
Partiler üzerinden yapılacak güçlü ve akılcı bir seçim çalışması başkanlık seçimleri üzerinde de etkili olacaktı.
Erdoğan'a karşı, Erdoğan'ın aslında bir Amerikan projesi olduğunu teşhir eden bir akılcı ve güçlü bir propaganda hem başkanlık hem de parlamento seçimleri çalışmasının ortak hedefi olmalıydı.
Bunun düşünsel öncülüğünü de sosyalistler yapmalıydı.
Ama sosyalistlerin gündemini %10 barajının nasıl aşılacağı işgal etti.
Sonuçta ne parlamentoda ne de başkanlık seçimlerinde bir başarı kazanılamadı.
Ama sosyalistler artık bir aksesuar konumundaki meclise bir kaç milletvekili soktukları için sessiz bir mutluluk yaşıyorlar.
Huzurlu ve içsel...
Şimdi o mecliste ne yapacaklarsa artık..?
Bir süre sonra bel kalınlıkları artacağından emin olabilirsiniz.
Ama sosyalistlerin gerçek huzura erişmeleri için bana kalırsa biraz daha beklemeleri gerek.
Erdoğan'ın yerel Seçimler üzerinden uygulamaya koyacağı bir proje daha var.
Tam bir holding haline çevirdiği Türkiye Cumhuriyetini şubelere bölmek...
Yani proje olarak ortaya sürülmesinin asıl amacı olan, konfedaral sisteme geçmek. Ulusal Devleti parçalamak.
Bunun için derin dondurucuya kaldırılan "Dolmabahçe Mutabakatının" çözülmesi için dondurucudan çıkarılması gerekecek. Yani gündeme getirilmesi gerekecek.
Bana kalırsa yeni bir köpürtme operasyonu gündemde.. Artık bu nasıl olur bilemem.
Erdoğan'ı 'kerhen' razı etmek ayağına, 'hendek savaşlarını' yeniden devreye sokarak mı olur, yoksa -AKP'nin kadim partneri PKK ile birlikte terörü tırmandırarak- Erdoğan'a şahin kılığını çıkarıp eski barış güvercini kostümünü giyme fırsatı vererek mi, onu zaman içinde göreceğiz.
Belki de Osmanlıcı yayılma ve genişleme palavralarıyla, "büyüyoruz" propagandalarıyla, PYD ile ortak komşu işgallerine kalkışılır.
Hani Turgut Özal'ın Ortadoğu'da "bir 'koyup' üç almak" hayalleri vardı ya.!? Bu defa yeni bir versiyonu olarak, "bir 'verip' üç almak' şekline dönüşebilir.
Erdoğan'ın bu zamana kadar Türkiye'ye uyguladığı bütün format operasyonlarında öncü güç olarak 'Solcuları' kullandığını, (yetmez ama evet) bu konuda ne kadar başarılı olduğunu biliyoruz.
Örneğin son seçimlerde..!
Yakın zamanda yeni dönemde uygulamaya koyacağı bazı projelerde MHP ile kurduğu ittifak ayağına dolaşabilir.
O yüzden önümüzdeki dönemin meclisteki potansiyel ittifakı HDP'nin meclise taşınmasını aslında herkesten çok istiyordu.
Ama gerek söylemlerinde, gerekse o video sızdırmalarıyla yürüttüğü algı operasyonlarıyla bu işi solculara yaptırdı.
Aynı başarıyı, Küresel kapitalizmin kendisine acilen dayattığı projeleri gündeme getirme görevini solculara yaptırtmakta da gösterecektir.
Yukarıda olası bir kaç köpürtme yönteminden söz etmiştim.
Şu an aklıma gelmeyen hiç beklenmedik bir yöntemle de meseleyi ustaca köpürtüp bizim teşne solcularımızı bu 'başarıya' dahil edebilir.
Kısacası her halükarda meclisteki sosyalistlere iş düşüyor.
Demem; sosyalistlerimizin huzurlu, sessiz ve içsel bir mutluluğa ulaşmaları için biraz daha terlemeleri gerekecek.
CHP oylarını HDP'ye aktarmakta gösterdikleri başarıyı HDP'nin AKP ile yapacağı pazarlıkta elinin güçlü olması için gerekeni yapmakta da göstermeleri gerekecek.
En azından solcuların, "Hani AKP'ne muhaliftiniz. AKP'ne direnmek için meclise girmeniz şarttı?" serzenişlerini teskin etmek bu sosyalist milletvekillerine düşecek.
Ne yani..? Meclise oturmaya mı geldiler?
Neyse bu izdivaçın üzerine fazla konuşmayalım. Ne de olsa aile meselesi.
Özel hayata müdahaleye giriyor.
Asıl biz neler yapmalıyız?
Yani kendi ayakları üzerinde ayakta durmaya çalışan Türkiye Solcuları..? Kaldıysa tabii..!
Yerel Seçimler bu yeni dönemde meclis aritmetiğinden daha önemli olacak.
Küresel Kapitalizmin Anadolu Emekçi Ulusuna saldırısı asıl yerel hizmetlerde olacak.
Ve bu seçimlerde hemşehri ya da müşteri olmak arasında bir karar vereceğiz.
Ulusal bütünlüğe ilk darbeler bu yerel seçimlerde vurulmaya başlayacak.
Bir derenin başında etnik kimlikleri birbirine düşürme operasyonlarının düğmesine bu yerel seçimlerde basılacak.
Algı operasyonların en sofistikesi, en acımasızını önümüzdeki günlerde yaşayabiliriz.
Ne mi yapabiliriz?
- Budunculuktan ve türcülükten arınmış;
- Artık çoktan küresel sermaye ile kucaklaşmış kesimlerini içinden söküp atmış;
- Emekçileşmiş bir ulusun doğru ve güncel tanımı üzerinden, ulusal kurtuluş mücadelesini yaşamın her alanında yükseltmek gerekiyor.
Nasıl mı?
Hemen bugünden tezi yok tartışmaya başlamalıyız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Lütfen hakaret içeren yorumlar yazmayın.