10 Ekim 2019 Perşembe

ÜLKE ÇAPINDA BİR TAKINTI...

Herkesin hayatında en az bir kez belirli bir düşünce, durum, olayla ilgili şüpheye düştüğünü, endişeye kapıldığını belirten uzmanlar, bunun çoğu kez gerçek bilgiye ulaşıldıktan kısa bir süre sonra ortadan kalktığını söylüyorlar. Ancak bazı şüpheli, endişeli düşünceler vardır ki; kişi düşüncesi ile ilgili bilgiye ulaşmış olsa dahi rahatlamaz, rahatlayamaz. Bu tip düşüncelerin zaman zaman herkesin aklına takılabilen, uykularını kaçırabilen, heyecanlandıran düşüncelerden farkı vardır. Bunlar; dürtüsel olarak istenmeden gelen, kişinin mantıklı kendine telkiniyle ortadan kalkar gibi olsa da yineleyici şekilde geri dönen ve kişiyi bunaltan düşüncelerdir. Takıntılı düşüncelere şüpheli düşüncelerden farklı olarak “Obsesif-Kompülsif Bozukluk”olarak tanımlanır. Birçok belirtisi var. İnternette bir çok araştırma bulabilirsiniz. Ben de öyle yaptım. Takıntı konusuna göre de değişiyor. Ancak; Ethnic Obsessive Compulsive yani Etnik Aidiyet takıntısı diye bir psikolojik bozukluk da literatüre girmiş ama ne yazık ki belirtileri konusunda fazla veri yok. Ulaşabildiğim bütün kaynaklar bu konunun yeteri kadar araştırılmadığını kendileri itiraf ediyorlar. Yabancı dilimin oldukça yetersiz olması da bir başka önemli sorun... Ve ne yazık ki Türkçe kaynak yok. Aslında ben değil akademisyenlerce özellikle Türkiye güncelliğiyle irdelenmesi gerekir. Günümüzün yaygın bir hastalığı olduğunu düşünüyorum. Toplumsal çapta olumsuz, hatta tehlikeli sonuçları olabilir. Yeteri kadar veriye dayanarak bir çıkarsama değil ama Obsesif-Kompülsif Bozukluk ya da diğer adı takıntı hastalığının bazı belirtilerinin Etnik Aidiyet Takıntısı için de geçerli olabileceğini düşünüyorum. Bunlardan ikisi şöyle: --) Genellikle akıldan çıkmayan kelimelere, görüntülere veya düşüncelere takılıp kalma, --) Belirli kelimeleri, cümleleri veya duaları tekrarlama gibi belirtiler... Türkiye siyaseti, -bu arada Türkiye Solu- bu belirtilere yakın davranışlar gösteriyor. Yani bunun için çok fazla gözlem yapmaya gerek yok. Şöyle sosyal medyada kısa bir gezinti yapsanız görüyorsunuz. Obsesif Türkçü ve Kürtçü paylaşımlardan geçilmiyor.
Şu günlerde arada bir paylaşım yaptığım bir facebook grubunda, etnik kimliğini de dillendirerek beş dakikada bir hemen hemen birbirinin tekrarı şoven paylaşımlar yapanlar var Yeteri kadar ilgi görmediğini görünce de kendisi kadar "duyarlı" olmadığını düşündüğü diğer insanlar hakaretler ediyor.
Elbette bu sadece bir örnek, takıntı ülke çapında...
Takıntıyı aşsak şu savaş tehlikesine karşı daha mantıklı yaklaşabiliriz. Her iki taraf da, "Her düğünün gelini, her cenazenin ölüsü" olma peşinde... Bir de siz bakarak olun, belki başka veriler bulabilirsiniz. Hatta çaresi konusunda önerileriniz bile olabilir. Nadi Öztüfekçi 10 Ekim 2019

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen hakaret içeren yorumlar yazmayın.