19 Haziran 2013 Çarşamba

Gezi Direnişinin açığa çıkardıkları...

Ne oldu bir zamanların Demokrat İslamcılarına? Ne kadar liberallerdi, özgürlüklerden yana görünüp "herkes inancını yaşasın, istediği gibi ibadetini yapsın, inancına göre giyinsin" gibi söylemlerini her fırsatta dile getirirlerdi.
Aslında söyledikleri de doğruydu. Ama asla söylemedikleri şeyler vardı ki bunlar eğer ibadet, inandığı gibi yaşama, giyinme özgürlükleri ile birlikte dile getirilmediği zaman, ortada büyük bir samimiyetsizliğin varlığı seziliyordu.
Bu endişemizi dile getirdik. Ancak bizim gibilerin görüşlerinin bir iki facebook sayfası, mail grubu harici yerlerde esamisi bile okunmadığı için bir anlamı olmadı tabii.
Sonuçta özgürlüklerin inanç, ibadet, giyim kuşamdan ibaret olmadığını hep unutuldu. Kimse de onlara hatırlatmadı. Diğer özgürlükler gündeme getirilmedi. Ancak bu özgürlüklerin de önemli olduğunu yaşam dayattığında, yani artık bu istemler ister istemez kendiliğinden gündeme geldiklerinde, yaldızlar dökülmeye başladı.
En barışçıl gösterilere bile tahammül edemedikleri ortaya çıktı. Eskiden 'Uluslararası Kamuoyunun' desteğini almakla övünenler "Duran Adam" gösterilerinin altında "dış mihraklar" aramaya başladılar. Söylemleri sertleşti, hırçınlaştılar. Ana akım medyada bunca zamandır kurulan simülatif dünyanın özgürlük kahramanları olarak o kendilerinden emin halleri değişmeye başladı.
Bu arada ana akım medyanın o kadar da etkili olmadıkları ortaya çıkmış oldu. Bunun yanında nasıl bir dezenformasyon içinde oldukları ve ne kadar taraflı oldukları da... Şimdi bu tarafgirliklerini gizlemeye çalışıyorlar. Ama nafile...
Artık bu direnişin kodlarını okuma zamanı geldi. Ben kendi adıma bu direnişin kodlarını doğru okumanın bir yöntemi olarak; öncelikle doğru soruları sormak gerektiğine inanıyorum.
Bu yöntemin bir fikir fırtınası eşliğinde birilerinin bize empoze ettiklerinden bağımsız kalabilmeyi, her birimizin kendi gözlem gücümüzün sinerjisini oluşturabilmeyi sağlayacağını düşünüyorum.
Bundan sonra ki yazılarımda kafamdaki soruları dostlarımla paylaşmak düşüncesindeyim.

Nadi Öztüfekçi
19 Haziran 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen hakaret içeren yorumlar yazmayın.