16 Ağustos 2013 Cuma

"bize bir Erdoğan lazım"



Mısır'daki katliam AKP ve İslamcılar için iç politikaya malzeme olarak kullanılıyor. Twiter ve diğer sosyal medyadan görüldüğü kadarı ile sol ve laik kesimin bu katliamı desteklemesini gönülden arzu ediyorlar.
Hatta Mehmet Ali Alabora'nın katliamı kınayan bir twiti üzerine absürt bir tag açmışlar. Sanki "bu sorun bizim sorunumuz siz ne karışıyorsunuz" havasındalar. Oysa AKP tabanı liderlerinin katliama karşı esip yağmasının ne kadar samimiyetsiz olduğunun farkında değil.
AKP hükümeti beklendiği gibi Cumhurbaşkanı Gül'ün uzlaşma çağrıları ve RTE'nin kof külhani tavırları karışımı tutarsız bir politika izliyor.
AKP kendi tabanının ve siyasi finansmanının önemli bir dayanağı olan sermayedarların Mısır'daki yatırımlarının güvenliğini her türlü insani kaygının önünde tutuyor. O yüzden Mısır'ın darbe hükümetinden çok 'Batı'ya kafa tutuyor. Aslında kafa tutuyor gibi yapıyor.
Ben Mısır'daki sorunun nasıl sonuçlanacağın da şu anda gözden ırak bir köşede Mursi ile yapılan görüşmelerin önemli etken olacağını düşünüyorum.
Bu görüşmelerin sonucunda Mursi, Erdoğanlaşabilir ya da daha çok kan dökülür.
Bugün ‘Batı’ diye tabir edilen şey aslında ‘Küresel Sermaye’dir. Küresel Sermayenin istediği kapitalizmle ‘Uyumlu İslam’dır. Tıpkı AKP İslamcılığı gibi... Küresel Sermaye için demokrasi ve laiklik ikinci plandadır.
İhvan'ın 85 yıllık geleneği içerisinde paylaşımcılık önemli bir unsurdur. Kardeşlik adını almasındaki neden de budur. Elbette bu kardeşlik adı üzerinde İslamcı bir kardeşliktir. Ancak diğer inançlara, hatta İslam’ı kendileri gibi anlamayan İslamcı kesimlere bu kardeşlik adeta düşmanlık olarak yansısa da kendi kitlesi açısından bu kardeşlik ve paylaşımcılık önemlidir.
Kürersel sermaye, Mursi üzerinde yaptığı özel formatlama çalışmasının şimdilik yeterli olmadığını ya da Mursi'nin gücünün İhvan hareketini yeterli kıvama getirmeye yetmediğini gördü.  Arap Baharı'nın Mısır'a yansımasının gerçek kahramanı, demokrasi güçlerinin meydanlara çıkmasını da fırsat bilip kendisi için denetimli güç anlamındaki Mısır Ordusunu devreye soktu. O açıdan baktığımızda aslında demokrasi güçlerine karşı bir darbeydi bu... Bir anlamda Mursi'yi de güvence altına aldı.
Arap Baharı'nın Mısır'a yansımasının gerçek kahramanı, demokrasi güçlerinin varlığı da bu formatlama çalışmalarının ne derece başarıya ulaşacağını etkileyen bir başka unsur.
Mısır'ın nasıl bir değişim göstereceğini şimdiden kestirmek güç. Mücadelenin bir tarafını temsil eden İhvan-ı Müslimin'in izleyeceği tavır önemli. Demokrasi güçleriyle anlaşıp iktidarı paylaşmaya razı olduğunu ilan eder ve birlikte mücadele etmeye devam edebilir.
Daha büyük ihtimal de; Küresel Sermaye ile anlaşıp "kardeşliği" daha dar kapsamda tutup (AKP gibi) "Batı" ile (Kapitalizmle) uyum içerisinde Mısır'ı Küresel Sermayenin yolgeçen hanına çevirebilir. İslamiyet’in özünde var olan oportünizmin buna oldukça müsait olduğunu düşünüyorum. Nitekim İhvan-ı Müslimin'in kurucusu Hasan el Benna'nın oğlu Seyfülislam el Benna'nın "bize bir Erdoğan lazım" söyleminin benim açımdan yorumlanışı da bu yöndedir.
İhvan-ı Müslimin'nin lider kesimlerinin kendilerini Kapitalizmin ikbal vaat eden, cezp edici büyüsüne kaptırmaları mümkün.
Yine de eldeki az verilerle büyük çıkarsamalar yapmanın yanlışlığını hatırlayarak tüm bunların henüz tahmin olduğunu belirtmeliyim.
Ben bir demokrat ve bir insan olarak, şimdilik komünist ve sosyalist kişiliğimi ikinci plana atarak Mısır'da ki katliama son diyorum. Askeri darbelerden demokrasi ve özgürlük çıkmayacağına dair deneyimlerle yaşanmış derin kanaatimi bir kez daha dile getiriyorum.

Nadi Öztüfekçi
16 Ağustos 2013

İlgili Yazılar:
Mursi Gitti mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen hakaret içeren yorumlar yazmayın.