Mısır'daki katliam AKP ve İslamcılar için iç politikaya
malzeme olarak kullanılıyor. Twiter ve diğer sosyal medyadan görüldüğü kadarı
ile sol ve laik kesimin bu katliamı desteklemesini gönülden arzu ediyorlar.
Hatta Mehmet Ali Alabora'nın katliamı kınayan bir twiti
üzerine absürt bir tag açmışlar. Sanki "bu sorun bizim sorunumuz siz ne
karışıyorsunuz" havasındalar. Oysa AKP tabanı liderlerinin katliama karşı
esip yağmasının ne kadar samimiyetsiz olduğunun farkında değil.
AKP hükümeti beklendiği gibi Cumhurbaşkanı Gül'ün uzlaşma
çağrıları ve RTE'nin kof külhani tavırları karışımı tutarsız bir politika
izliyor.
AKP kendi tabanının ve siyasi finansmanının önemli bir
dayanağı olan sermayedarların Mısır'daki yatırımlarının güvenliğini her türlü
insani kaygının önünde tutuyor. O yüzden Mısır'ın darbe hükümetinden çok
'Batı'ya kafa tutuyor. Aslında kafa tutuyor gibi yapıyor.
Ben Mısır'daki sorunun nasıl sonuçlanacağın da şu anda
gözden ırak bir köşede Mursi ile yapılan görüşmelerin önemli etken olacağını
düşünüyorum.
Bu görüşmelerin sonucunda Mursi, Erdoğanlaşabilir ya da daha
çok kan dökülür.
Bugün ‘Batı’ diye tabir edilen şey aslında ‘Küresel Sermaye’dir.
Küresel Sermayenin istediği kapitalizmle ‘Uyumlu İslam’dır. Tıpkı AKP İslamcılığı
gibi... Küresel Sermaye için demokrasi ve laiklik ikinci plandadır.
İhvan'ın 85 yıllık geleneği içerisinde paylaşımcılık önemli
bir unsurdur. Kardeşlik adını almasındaki neden de budur. Elbette bu kardeşlik
adı üzerinde İslamcı bir kardeşliktir. Ancak diğer inançlara, hatta İslam’ı
kendileri gibi anlamayan İslamcı kesimlere bu kardeşlik adeta düşmanlık olarak
yansısa da kendi kitlesi açısından bu kardeşlik ve paylaşımcılık önemlidir.
Kürersel sermaye, Mursi üzerinde yaptığı özel formatlama çalışmasının
şimdilik yeterli olmadığını ya da Mursi'nin gücünün İhvan hareketini yeterli
kıvama getirmeye yetmediğini gördü. Arap
Baharı'nın Mısır'a yansımasının gerçek kahramanı, demokrasi güçlerinin
meydanlara çıkmasını da fırsat bilip kendisi için denetimli güç anlamındaki
Mısır Ordusunu devreye soktu. O açıdan baktığımızda aslında demokrasi güçlerine
karşı bir darbeydi bu... Bir anlamda Mursi'yi de güvence altına aldı.
Arap Baharı'nın Mısır'a yansımasının gerçek kahramanı,
demokrasi güçlerinin varlığı da bu formatlama çalışmalarının ne derece başarıya
ulaşacağını etkileyen bir başka unsur.
Mısır'ın nasıl bir değişim göstereceğini şimdiden kestirmek
güç. Mücadelenin bir tarafını temsil eden İhvan-ı Müslimin'in izleyeceği tavır
önemli. Demokrasi güçleriyle anlaşıp iktidarı paylaşmaya razı olduğunu ilan
eder ve birlikte mücadele etmeye devam edebilir.
Daha büyük ihtimal de; Küresel Sermaye ile anlaşıp
"kardeşliği" daha dar kapsamda tutup (AKP gibi) "Batı" ile
(Kapitalizmle) uyum içerisinde Mısır'ı Küresel Sermayenin yolgeçen hanına
çevirebilir. İslamiyet’in özünde var olan oportünizmin buna oldukça müsait
olduğunu düşünüyorum. Nitekim İhvan-ı Müslimin'in kurucusu Hasan el Benna'nın
oğlu Seyfülislam el Benna'nın "bize bir Erdoğan lazım" söyleminin
benim açımdan yorumlanışı da bu yöndedir.
İhvan-ı Müslimin'nin lider kesimlerinin kendilerini
Kapitalizmin ikbal vaat eden, cezp edici büyüsüne kaptırmaları mümkün.
Yine de eldeki az verilerle büyük çıkarsamalar yapmanın
yanlışlığını hatırlayarak tüm bunların henüz tahmin olduğunu belirtmeliyim.
Ben bir demokrat ve bir insan olarak, şimdilik komünist ve
sosyalist kişiliğimi ikinci plana atarak Mısır'da ki katliama son diyorum.
Askeri darbelerden demokrasi ve özgürlük çıkmayacağına dair deneyimlerle
yaşanmış derin kanaatimi bir kez daha dile getiriyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Lütfen hakaret içeren yorumlar yazmayın.