10 Ağustos 2014 Pazar

Hadi gelin "Suçlu Kim" oynayalım.


Seçmek değil seçtirmemekti mesele.
Biraz düşünüldüğünde; bu kime oy verdiğinden daha çok kime oy verilmemesi için çaba sarf etmek gerektiğini bilmekti.
'Vazgeçilmez ve Kaçınılmaz'ı inşa etmeden kendi adayını desteklemek mümkündü.
Çok ustaca hazırlanmış bir planın parçası olmadan, tam da bizlerden istendiği gibi davranmadan, her şeye bize sunulduğu haliyle teşne olmadan, sosyalist şüpheciliği elden bırakmadan meselelere yaklaşmayı denemek mümkündü.
 
Şimdi kabahatli bulma zamanı.
Hadi birlikte arayalım.

Selahattin Demirtaş'tan başlayalım isterseniz. Aday olmasaydı örneğin ya da HDP daha güçsüz bir aday çıkarsaydı..!?
Böyle bir şey istemek bile saçmalık.
Diyelim ki öyle oldu.
Ne olacaktı peki? İşte aldığı oy; %9,8..
Sonuçta Erdoğan'ın aldığı oy %51,8...

Peki gelelim CHP'ye...
Çıkardığı adaydan başlayalım.
Nasıl bir aday çıkarmasını beklerdiniz?
Ulusalcı bir aday olsaydı mesela... Daha fazla mı oy alacaktı?
CHP; sağından solundan çekiştirile, çekiştirile aldığı şekle uygun bir aday çıkardı.
Ya da  bir başka seçenek üzerinden gidelim.
Demirtaş: "CHP, Rıza Türmen'i aday gösterseydi desteklerdik" demişti.
O durumda CHP bugüne dek sürekli olarak ve seçim boyunca da sürekli sergilenen suçlarından arınmış mı olacaktı? Yani o "ceberut", "Kemalist","Türkçü" vs. özellikleri kalkacak, gösterdiği aday, aniden CHP'yi "desteklenebilir kıvama mı” getirecekti? Diyelim ki o kıvama geldi. Daha iyi bir sonuç alınacak mıydı sizce? Çıkaralım MHP'nin verdiği oyları. Hesap ortada.
Sonuçta Erdoğan'ın aldığı oy %51,8...

Ha! Az kaldı unutuyorduk. Boykotçular.!!
Evet! Asıl kabahatli onlar. Herhalde %0,001 oranında etkilemişlerdir sonuçları..
Onu da hesaba katarsak.. Yok, yine tutmadı. Hay Allah..!
Sonuçta Erdoğan'ın aldığı oy %51,8...

İsterseniz kabahati biraz da bizde arayalım. Hepimizde..
Yani hepimizde derken kendisine sosyalist diyenleri kast ediyorum.
Önce mücadeleyi tam da burjuvazinin bizi çekmek istediği pistte kabul etmemizden başlayalım isterseniz. Sakın 'Boykot'tan söz ettiğimi düşünmeyin. Etkili ve güçlü sebepleri olmadıkça 'Boykot'un anlamlı bir tavır olduğunu düşünmüyorum.
Söylemek istediğim başka bir şey.
Seçimler burjuvazi (Erk, Oligarşi, Sermaye ne derseniz deyin) arasındaki çatlakları derinleştirmek için kullanılabilir.
Ya da bazı söylemleri ortamın politize olduğu zamanlarda söyleyebilme fırsatı olarak da değerlendirilebilir.
Seçimler daha güçlü ve etkili muhalefet yapabilmek üzere meclise girebilmek için de değerlendirilebilir.
Ama gerçek muhalefet sınıf temelli örgütlenmeden geçer. Kimseye teşne olmak zorunda kalmadan sınıfsal çözümler gösterebilen yapılanmanın öncülüğünde, sistemin ta kendisine, kapitalizme karşı, kitlesel eylem ve direnişlerden geçer. Başarısızlığı defalarca kanıtlanmış muhalefet yöntemleri ve o yöntemlerin gedikli yapılanmalarından rol çalmaya çalışmanın hiç bir yararının olmadığını anlamak ve kabul etmekten geçer.
Sürekli tekrarlanan "ezilenlerden yana" arada bir de kullanılan "emekten yana" kavramlarının altını doldurmaktan geçer.

Ayrıca seçimleri bu uzun ve zorlu mücadele yolunun kısa bir aşaması olduğunu unutmayalım.
Bu mantıkta yaklaşılmadığında, asıl hedefi şaşırmadan yarışılabileceği gözden kaçıyor. Doğru bir muhalefet tarzı oturtulduğunda  % 2+  gibi farkın, hiç de aşılamaz olmadığını görebilirdik.
Keşke seçimler boyunca Selahattin Demirtaş'ın söylemlerinin ana çizgisi onu destekleyenlerin birçoğu tarafından benimsenseydi.
Bu anlamda Selahattin Demirtaş'ı kutlamak gerekir.
Ama kronik teşne, Holigan Amigolar için aynı şeyleri söylemem imkansız.
Boykotçuları hedef tahtasına koymadan önce; boykotçulardan çok daha fazla insanı, adeta Kuvai Milliyeci kesilerek sandığa küstürme amaçlı paylaşımlar sayfalarda duruyor.
Selahattin Demirtaş'ın düzgün tavrı HDP'ye +%1-2 getirdiği anlaşılıyor. Ancak Erdoğan’dan yana işletilen %5-7'de de Holigan Amigoların payı büyük.
Evet ortada bir başarı var.
Ama kutlanacak bir zafer yok.
Şimdi bu Pirus Zaferini kutlamadan önce Faşist bir Anayasayı meclisten geçirmeyi kafasına koymuş bir CumhurPadişahı nasıl engelleriz onu düşünelim.

Elbette sadece bu yazıda yazılanlarla seçim sonuçlarının değerlendirilmesi mümkün değil.
Bunlar bazı detayların, detayları...
Konuşulacak çok şey var.

Nadi öztüfekçi
10 Ağustos 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen hakaret içeren yorumlar yazmayın.