15 Mayıs 2015 Cuma

Günümüzün militanlığı; militan bilgilenme ve bilgilendirme...

Soma olayı ile ilgili Mayıs 2014’te yazdığım yazının (Soma Katliamı! Soğumadan, öfkemiz Geçmedensonunda "militan bilgilenme ve bilgilendirme" diye bir kavramdan söz etmiş, bir devam yazısında bu konuyu tartışmayı planladığımı söylemiştim.
O yazı biraz uzun sürdü.
O kavramlar başka kavramlarla birleşip konu genişledi.
Altından kalkarsam paylaşacağım.
Ama çok kısaca değerlendirirsek;
Soma katliamının arkasında bıraktığı gizleri düşünün. O soruların yanıtlarına ulaşılabilseydi, örneğin; bugün seçim anketleri sonuçları böyle mi olurdu?
O zaman gündeme gelen birçok soru bugün yanıtlanmadı.
Çünkü o sorular yeteri kadar yüksek sesle yeteri kadar tekrar edilerek sorulmadı.
Ama başka nedenleri de var. O sorunların yanıtlarına militanca ulaşılmaya çalışılmadı. Daha doğrusu devrimciler o soruların yanıtlarına ulaşmanın militanca bir eylem olduğunu düşünmüyordu bile.
Bence hala düşünmüyor.

Bazı kavramların yeni parametrelerle irdelenmesi gerekir.
Örneğin günümüz koşullarında "militanlık" kavramı..?
Google’da arattığınız zaman genellikle “Bir düşüncenin, bir görüşün başarı kazanması için savaşan, mücadele eden kimse” şeklinde bir tanım çıkıyor karşımıza.
Kelimenin Fransızca’dan geldiğini biliyoruz.
Genel anlamda doğru olsa da biz 78 kuşağının algılarına göre tanımlarsak; "bir örgüt ya da düşünce uğrunda, cesaret isteyen, risk taşıyan eylem ve girişimlerde bulunan ve bu konuda her an hazır olan beceri, bilgi ve kararlılık gibi niteliklere sahip kişiler" diyebiliriz.
Şimdi bu tanımdan hareketle; sosyalist, devrimci bir parti ya da bir örgütün militanları günümüz koşullarında neler yapar? Ya da neler yapabilir?
Daha açarsak; günümüzün militanca eylemleri, yani özveri gerektiren kendi içinde riskleri barındıran, cesurca, ustaca yapılacak eylemler neler olabilir?
İlla şiddet içeren eylemler mi olması gerekiyor?
Bence günümüz parametreleri çerçevesinde şöyle bir düşünürsek, çok geniş bir liste çıkar karşımıza. Ama ben özel bir konuda tartışmak istiyorum; “Militan bilgilenme ve bilgilendirme…"

Sistemi teşhir eden sarsıcı bilgileri edinip ortaya dökmek; yeteri kadar ustalık, kararlılık, özveri ve cesaret gerektirmez mi? Militanlık sayılmaz mı?
Yakın zamana kadar olagelen gelişmeleri bir düşünün.
Türkiye hatta bölgemiz, gerçek ya da yalan, -ama güdümlü ve zaman ayarlı- bir takım bilgilerle formatlanmadı mı?
Ergenekon, Balyoz ve benzeri davaların ortaya çıkışları, bu zaman ayarlı ve güdümlü bilgilerle olmadı mı?
Ve bu davalar bugünün siyasi profilinde belirleyici etkiler bırakmadı mı?
Keza, Kozmik Oda, ardından TIR’ların aranması, 17 Aralık, Fuat Avni, ve Red Hack olayları hepsi gündemi sarsan, kalıcı etkiler bırakan doğru ya da sahte bilgilerin ortaya çıktığı olayların adları değil mi?

Bölgemizi düşünelim; "Saddam’lı Irak’ın atom bombası yaptığı sahte bilgisi" Irak’ı parçalamış, Wikileaks olayı ile ortaya çıkan yönlendirici bilgiler, Mısır’da ayaklananlar gözünde ABD’ye prestij kazandırmış ve sarin gazı kullanıldığı iddiası ile Suriye’ye girilmek üzereyken, aslında El Nusra’nın kullandığı ortaya çıkınca geçici de olsa Suriye işgali durdurulmuştu.
Görüldüğü gibi egemenler ülkeleri ya da bölgeleri hatta Dünya’yı sahte veya doğru ama denetimli bilgilerle yönlendiriyor.
Yani bilgi bazen yağmur gibi bir şeylerin yeşerip boy vermesine neden olurken, bazen de zaman ayarlı bombalar gibi yıkıma neden olabiliyor.
Ülkemiz, bölgemiz ve Dünya defalarca ortaya çıkan bilgilerle sarsılmış, yön almış, hatta format kazanmıştır.

Küresel Kapitalizmin Dünya’yı kendi gereksinim ve isteklerine göre inşa ederken kullandığı en işlevsel iş makinaları enformasyon ve dezenformasyon mekanizmaları ve teknikleridir.
Çok genel, çok didaktik ve bayat olmasına karşın üzerine basa basa kullanmak istediğim bir söz var; “Bilgi güç ve silahtır”. Ve bu silah erk tarafından, Devrimcilere, Komünistlere, sosyalistlere, demokratlara karşı ve yine Küresel Kapitalizm tarafından işçi sınıfına, çalışanlara Dünyaya ve insanlığa karşı acımasızca kullanılmaktadır.
Ama aynı zamanda devrimcilerin, işçi sınıfının ve tüm toplumsal ilerleme kavgasını verenlerin de kullanabileceği en etkili silahlardan biridir. Bir farkla; doğru ve etik bilgi olmak kaydıyla... Çünkü dezenformasyon istisnasız her koşul ve zamanda insanlığın aleyhine çalışır.

Şimdiye kadar devrimciler nice zor, özveri, cesaret, yetenek beceri isteyen eylemlere kalkıştılar. Bunların birçoğunun doğruluğunu, amacına ne kadar hizmet ettiğini, yararını, zararını tartıştım, eleştirdim ya da olumladım.
Ama bu militanca eylemlere kalkışanların hemen hepsine saygı duydum. Cesaret ve kararlılıklarını takdir ettim.
Şimdi düşünüyorum da bu eylemlerde harcanan efor, gösterilen kararlılık, cesaret ve özveri, alınan riskler ve kayıplar, sarsıcı bilgi ve haberlerin edinilmesi ve ortaya çıkarılıp teşhir edilmesi uğrunda harcansa ve başarılsaydı..? (Birçok eylemin -eleştiri ile karşılıyor olsam bile- amaçları doğrultusunda başarıya ulaştığını biliyoruz.)
Biraz önce sözünü ettiğim gibi denetimli ve uygun zamanlı bilgi teşhirinin yapacağı etki devrimciler, demokrasi ve toplumsal ilerleme adına işlemez miydi?
Böyle düşündüğümüzde “militan bilgilenme ve bilgilendirme”, üzerinde tartışılmaya değer bir kavram sayılmaz mı sizce?
Düşmanın cephanesini basıp silahlarını kaçırmaktan, haraminin hazinesine el koymaktan farkı var mı?
Hani bir çok konuda saklanan gerçekler için, “Açıklansın, soruşturulsun, ortaya çıkarılsın” diye gösteriler yapıyoruz ya..?
Bu bilgileri militanca eylemlerle devrimciler açığa çıkaramazlar mı?
Ya da bilinen bazı gerçekler yine militanca, ama can yakmadan, kimseyi öldürüp yaralamadan sarsıcı eylemlerle teşhir edilemez mi?
İnsanları öldüren, aslında bir sürü bilgi ve ayrıntının savrulup yok olmasını sağlayan kimyasal bombalar yerine, teşhir eden karanlığı darmadağın eden, muktediri suçüstü yakalayan bilgi bombaları patlatmak daha etkili olmaz mı?
Öylesi eylemlerde kullanılan kararlılık ve beceri bu tip eylemlerde kullanılamaz mı?

Bence tartışmamız lazım.
Aslında tartışılacak çok şey var. Yeni iletişim olanakları, yeni teknolojiler, yeni beceriler, yeni savaşım gereçleri ve yeni yöntemler…
Kısacası yeni ortaya çıkan ya da yeni değerleri ile günümüz parametreleri…

Geçmişimizden kalan devrimci kuramı önce bir şablon olarak ele alıp günümüze uymadığında silip atmak yerine, onu bir denklem olarak ele almak gerekiyor.
Denklemin parametrelerini, yeni ortaya çıkanlarını da hesaba katarak, değişen değerleri ile tartışmalıyız.
Çoğu kez yeni parametreleri ve yüklendikleri yeni değerleri kavramak yerine, formülleri, devrimci teoriyi değiştirmeye kalkıyoruz.
Aslında bizim adımıza değiştirmelerine rıza gösteriyoruz.
Oysa militan ve radikal eylemler, -ister eleştirelim, ister küçümseyelim- devrimci savaşımda ilerletici, aşama atlatan girişimlerdi.
Günümüzde hangi şekilde olursa olsun; yeni varlık gösteren ya da değerleri değişen parametreleri ortaya çıkarmak  ve yaymak tek başına zaten radikal ve militan bir eylemdir.
Devrimci teoriyi yeni varlık gösteren veya yeni değerler edinen parametreleri yerli yerine koyarak test etmeliyiz.
Yoksa başkaları başarısızlıkları devrimci teoriye yüklemek için hazır beklemekte.
Hani o; “değişen paradigmaları…” diye söze başlayan; “Hah..! Gördün mü bak, yanlışmış zaten” diye devam eden, Küresel Kapitalizmin gönüllü misyonerleri var ya..?
Onlara pabuç bırakmamamız gerekiyor.
Yoksa pantolonumuzu kurtaramayız.
Ve daha nice yeni savaşım yöntemleri tartışılmak, daha da önemlisi denenip uygulanmak üzere bizleri bekliyor.

Nadi Öztüfekçi
15 Mayıs 2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen hakaret içeren yorumlar yazmayın.