Ben TKP hareketine 1976 yılında katıldım.
Yani İGD’nin kurulması ile aynı yıllarda… Menemen’de MİGD (Menemen İlerici Gençler Derneği) İzmir İGD Şubesinden önce kurulmuştu. Sosyalizm ve Komünizm ideolojisi ile bu yapılanma içinde tanıştım.
Öyle, daha önce başka bir ideoloji veya yapılanmadan TKP’yi “daha devrimci yapmak” üzere falan transfer olmadım, bu ideolojinin alt yapısından yetiştim.
Öyle, daha önce başka bir ideoloji veya yapılanmadan TKP’yi “daha devrimci yapmak” üzere falan transfer olmadım, bu ideolojinin alt yapısından yetiştim.
Yani bu hareketin içine girdiğimde beraberinde getirdiğim bir rütbem yoktu.
Sıra neferiydim. Diğer binlerce sıra neferi gibi…
73 Atılımı ile birlikte benim kişisel deneyimlerimin çok benzerini yaşayan binlerce genç, İGD’nin ve doğal olarak TKP’nin 73 Atılımının temel aldığı ideolojiyi benimsediği, bu ideolojinin yaşamda karşılıklarını görebildiği için bu harekete katıldı.
Aynı durum daha önce başka siyasi yapılanmalar içinde olup sonradan TKP’ye katılanlar için de geçerlidir. Ya da geçerli olmalıdır. TKP’nin 1973 Atılımı sadece bir örgütlenme atağı, kadrolaşma kampanyası değildir.
Aynı zamanda ideolojik bir netleşmeyi de içerir. Yani diğer siyasi yapılanmalardan TKP’ye katılanlar -ki bir çoğu kısa süre içinde TKP'nin üst yönetiminde yer almışlardı- TKP’nin prestijine, bu atılımın mimarı konumundaki İ. Bilen yoldaşın karizmasına değil, 73 Atılımı ile öne çıkan TKP’nin ideolojisini benimsedikleri için bu harekete katılmış olmaları gerekir.
Aynı zamanda ideolojik bir netleşmeyi de içerir. Yani diğer siyasi yapılanmalardan TKP’ye katılanlar -ki bir çoğu kısa süre içinde TKP'nin üst yönetiminde yer almışlardı- TKP’nin prestijine, bu atılımın mimarı konumundaki İ. Bilen yoldaşın karizmasına değil, 73 Atılımı ile öne çıkan TKP’nin ideolojisini benimsedikleri için bu harekete katılmış olmaları gerekir.
Bu dönem ile ilgili bilgileri olanların ölümüne suskunlukları birçok konuyu karanlıkta bıraksa bile; o dönemin yayın organları, özellikle ATILIM gazetesi, TKP ideolojisini hiçbir yanlış anlamaya, yanılgıya yol açmayacak netlikte açıkça ortaya koymaktaydı.
Kaldı ki 73 Atılımının ideolojik alt yapısı günün moda kavramları üzerinden, hamasi duyguların kullanıldığı oportünist bir mantıkla, popülist kaygılarla türetilmiş argümanların dolgu malzemesi olarak kullanıldığı bir zeminde temellendirilmemişti.
Aksine söylenmesi gerekeni çekinmeden söyleyen, mahalle trendlerine prim vermeyen, baskılarına da pabuç bırakmayan yapısı gereği özellikle gençlik kesimlerinde savunulması zor bir ideolojiydi.
Sol içerisinde en çok eleştirilen, savunucularının en fazla saldırıya uğradığı bir ideolojiydi.
Kısacası TKP 73 Atılımının en önemli özelliği ideolojisiydi.
Bugün o dönemlerde bu hareket içerisinde yer alıp kendisini kandırılmış, yanıltılmış olarak görenlerin hiçbir haklılık yanı yoktur.
Böyle bir ideolojinin “bilmeden” savunulmasına imkan yoktur. İster bir başka ideolojik yapılanmadan gelsinler, isterse ideolojik bilincini TKP hareketi içerisinde edinmiş, bir dönem bu ideolojiyi savunan ya da savunur görünen herkes, neyi savunduğunu biliyordu.
73 Atılımı; kadrolaşma yöntemi, örgütlenme ve hiyerarşik biçimlenmesi, içerisinde barındırdığı kariyerist eğilimler, adamcılık, artizanlık hatta ihanet ve birçok açıdan hedef tahtasına konabilir, kıyasıya eleştirilebilir.
Böylesi bir yapının, bu hareket içerisinde iyi niyetle yer almış insanlara olumsuzluklar, vicdanları rahatsız edebilecek bir dolu haksızlıklar içeren yansımaları olmuştur.
Eleştirilmesi, ortaya çıkarılması, üzerine gidilmesi gerekir. Bu eleştiri ve özeleştiri mekanizması sürecinde “bilmiyordum”, “anlamamıştım”, “mecbur kaldım”, “kandırıldım” gibi mazeretler hoş da görülebilir.
Ve elbette o dönem İdeolojik açıdan da eleştirilebilir. Eleştirilmelidir de…
Ama buna soyunan kişilerin bu eleştirilere başlamadan önce kendilerinin sıkı bir öz eleştiri yapması gerekir.
Ve elbette o dönem İdeolojik açıdan da eleştirilebilir. Eleştirilmelidir de…
Ama buna soyunan kişilerin bu eleştirilere başlamadan önce kendilerinin sıkı bir öz eleştiri yapması gerekir.
İdeolojik eleştiriler, örgütsel bazdaki eleştirilerde olduğu gibi “bilmiyordum”, “anlamamıştım”, “mecbur kaldım”, “kandırıldım” gibi mazeretleri kaldırmaz. Komik kaçar.
Adama sorarlar; “Bütün o dönem boyunca, en inanmış TKP’liyi oynarken, en ufak soruyu, kafa karışıklığını ihanetle yaftalayıp, bu ideolojiye toz kondurmazken; aklın, vicdanın, bilincin ve mantığın neredeydi?” diye…
Adama sorarlar; “Bütün o dönem boyunca, en inanmış TKP’liyi oynarken, en ufak soruyu, kafa karışıklığını ihanetle yaftalayıp, bu ideolojiye toz kondurmazken; aklın, vicdanın, bilincin ve mantığın neredeydi?” diye…
Bugün de TKP’nin 73 Atılımının ideolojik temelleri en fazla saldırıya uğrayan ideoloji. İlginç bir çelişkidir ki; ismi ve tarihsel varlığı en fazla nemalanılan TKP, ideolojisi de en fazla eleştirilen, hatta saldırılan bir parti.
Neden acaba..?
Belki de 73 Atılımı ile birlikte TKP’nin oluşturduğu ideoloji bugün hala birilerini rahatsız ediyor.
Yerine oluşturulan her biri bir algı çarpıtması olan paket ideolojilerin TKP’nin ideolojisinin yerini dolduramadığı somut, elle tutulu bir gerçek.
Bugünün parametreleriyle, bugüne dair çözümlemeler üreten gerçekten komünist bir ideolojinin varlığı bence birilerinin kabusu olabilir.
Yerine oluşturulan her biri bir algı çarpıtması olan paket ideolojilerin TKP’nin ideolojisinin yerini dolduramadığı somut, elle tutulu bir gerçek.
Bugünün parametreleriyle, bugüne dair çözümlemeler üreten gerçekten komünist bir ideolojinin varlığı bence birilerinin kabusu olabilir.
Diğer yandan, TKP’nin 73 Atılımın ideolojik temelleri bir yerlerde kotarılıp piyasa edilen paket ideolojilerde kendini bulamayan birçok komünist için de esin kaynağı olabilir.
Bu ideolojinin temel argümanlarını baz alan açılımlar, o günlerden bu yana değişen değişmeyen olgu ve unsurlar, tamamlanan, süregelen ya da sonradan başlayan süreçleri dikkate alan tartışmalardan sonra varılacak düşünsel ortaklıklar, günümüzün düşünsel sis bulutlarını dağıtabilir.
Böylece 73 Atılımının “ne ki…”, “söz yok” gibi söylemlerini tekrarlayan, liderlerinin ismi ve resimleriyle bezenmiş ikinci sınıf imitasyonlarının yerine ana felsefesini bugüne ulaştırmayı başarabiliriz.
İzmir’de ilk defa düzenlenen İGD’nin kuruluş yıl dönümü gecesinde, henüz facebook yokken “Bu Tarihte Sen de vardın” adlı bir mail grubu oluşturulmuştu.
Aslında “O tarih” diye kast edilen şey her ne kadar İGD'nin kuruluş yılı 76 ve 80 yılları arası olsa da, asıl başlangıç 73 Atılımıydı. “Sen” diye de 73 Atılımı, yansıması ve TKP üyesi ve sempatizanı olanlar işaret ediliyordu.
Yanlış anlaşılmasın burada bu mail grubunu kuranlar eleştirilmiyor.
Aksine onlara her şeye rağmen teşekkür borçluyuz.
Eleştirdiğim şey, o günlerde hakim kılınan anlayış.
Yanlış anlaşılmasın burada bu mail grubunu kuranlar eleştirilmiyor.
Aksine onlara her şeye rağmen teşekkür borçluyuz.
Eleştirdiğim şey, o günlerde hakim kılınan anlayış.
Bu anlayış o günlerde TKP kökenli tüm girişimlerine de yansımış ve yansıtılmıştı.
Her girişim “O tarihte var olanlar" üzerinden yürütülmek istendi. Oysa belki de yanlış olan buydu.
Her girişim “O tarihte var olanlar" üzerinden yürütülmek istendi. Oysa belki de yanlış olan buydu.
Çünkü daha baştan kısıtlama getiriyordu. “O Tarihte” olma sınırı...
O tarihte herkes olamazdı. Özellikle yaşı genç olanların “O tarihte” orada olmaları imkansızdı ve baştan dıştalanmış oluyorlardı.
Oysa eser miktarda da kendini devam edegelen TKP geleneğinin devamcısı olarak gören gençler de vardı.
Oysa eser miktarda da kendini devam edegelen TKP geleneğinin devamcısı olarak gören gençler de vardı.
Bence çıkış noktası “Bu İdeolojiyi Sen de Savundun” olmalıydı.
“O tarihte” herkes olamayabilirdi ama “O ideolojiyi” yaşlı, genç, o zaman ya da bu zaman, herkes savunabilirdi.
Zaten bugünlere ulaşması gereken ve yarınlara götürecek olan şey; 73 Atılımının, bugün yaşlılığın bütün sendromlarıyla muzdarip, Romatizmalı, kanserli kadrolarından oluşan örgütselliğinden daha çok, bugünün parametreleriyle, bugünün atmosferinde yaşayabilen ideolojisi olmalıydı.
Ne ismi ne kadroları ne de örgütsel ilişkileri...
Ne ismi ne kadroları ne de örgütsel ilişkileri...
Üzerinde ortaklaşılabilecek olan yegane unsur göz ardı edildi. Baştan mahkum edilerek yok varsayılmak istendi.
Aslında TKP’ye dair her şey, yok edilebilir, yağmalanabilir, dağıtılabilirdi ama ideolojisi yok edilemezdi. Ancak yok var sayılabilirdi…
Aslında TKP’ye dair her şey, yok edilebilir, yağmalanabilir, dağıtılabilirdi ama ideolojisi yok edilemezdi. Ancak yok var sayılabilirdi…
Öyle yapıldı ve sofistike tekniklerle kısmen de olsa başarılı olundu.
Bence henüz iş işten geçmiş değil.
TKP ideolojisi bugüne komünist bakış açısının temellerini içinde barındırıyor.
Biraz daha yaratıcı ve biraz daha dönemine yönelik araştırıcı yaklaşılarak, tartışılarak ideolojik ortaklaşmaya ulaşılabilir.
Unutulmasın nereye gidilecekse bu ortaklaşmadan sonra gidilecek.
Her şey denendi birlik olmak için ama düşüncede birleşmek denenmedi.
Bence denemeye değer. Ya sizce?
Nadi Öztüfekçi
10 Temmuz 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Lütfen hakaret içeren yorumlar yazmayın.