15 Eylül 2017 Cuma

ERDOĞAN'IN İKİLEMİ ve SOLCULARIN HATIR BOYUNDURUĞU...

Aysel Tuğluk'un annesinin cenazesine yapılan iğrenç saldırının Barzanistan'da yapılacak olan referandumla ilgisi var mıdır sizce?
Siz düşünürken ben kendi yanıtımı vereyim.
Evet, var! Hem de çok yakından...
Aysel Tuğluk'a yapılan bu saldırı bir suç bastırma, bir açık kapama girişimiydi.
Nasıl mı? Anlatmaya çalışayım.

Öteden beri söylüyorum.
Erdoğan Küresel Kapitalizmin bir projesiydi.
İktidarının başından beri yaptıklarının ve onun iktidarda olmasından yararlanarak yapılanların en önemlileri, sonuçlanmış ya da sonuçlanmamış hemen bütün girişimleri, Küresel Kapitalizmin kendisine yüklediği misyonlardı.
Bu misyonların başında, Küresel Kapitalizmin bölgede, kendi çıkar ve gereksinimlerine göre kolaylıkla değiştirebileceği, perfore ve mobil sınırlar yaratılmasındta aktif rol almak geliyor.
Suriye'nin bugünkü durumunda Erdoğan-AKP iktidarı önemli bir rolü vardır.
Suriye'nin kuzeyinde IŞİD vasıtasıyla yapılan kadastro çalışmalarının lojistik desteği, -hepimizin daha doğrusu dünyanın gözü önünde gerçekleşen süreç boyunca- Erdoğan-AKP iktidarınca verildi.
Bugün Suriye'nin kuzeyinde bir askeri-koridor devleti kurulmak üzereyse, bunda Erdoğan-AKP iktidarının rolü belirleyici ve olmazsa olmazdır.

Erdoğan Kuzey Irak'ta kurulmak üzere olan Barzanistan devletinin de en büyük destekçisidir.
Tıpkı Barzaninin Erdoğan-AKP iktidarının en büyük destekçisi olduğu gibi.
Yakın zamanda yapılan referandumda Barzani'nin KDP'sinin "Evet" oyu vereceğini açıklaması basit bir şey değildi.
Barzani'nin Kürt Nüfusun yoğun olduğu, Doğu ve Güney Doğu illerindeki etkisi öyle yabana atılır cinsten değil.
Sadece AKP'ye giden oylar değil, -şimdilik kaydıyla- HDP'ye verilen oylar üzerindeki etkisinden de söz ediyorum.
Hayır Blokunun oyları 67 ilde artarken, 14 ilde Evet Blokunun oyları arttı.
Özellikle kırsal kesimlerde Evet oyları %20-25, genelde de %7-8 arttı.
1 Kasım ve 7 Haziran seçimleri baz alındığında, bu 14 ilin hepsinde birinci ve ikinci parti ya HDP ya da AKP olduğunu görüyoruz.
Yani "Hayır Blokunun oylar" asıl kast ettiğimiz HDP oyları.
Eğer HDP'nin oyları 1 Kasım seçimlerine göre düşmeseydi 16 Nisan referandumunu Hayır Bloku kazanmıştı.
Ama kazanamadı. Çünkü bir el Erdoğan-AKP iktidarından tarihi beklentileri olan bir el bu bölgedeki HDP oylarına "ince ayar" çekti.
Referandum sonuçlarının bu şekilde olmasında KDP'nin verdiği mesajın etkisi büyük sanıldığının aksine büyük oldu.

2019 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de Barzani'nin etkisi çok önemli olacaktır.
Erdoğan bu yüzden, belki de en büyük handikapını yaşıyor.
Erdoğan'ın referendum öncesinde verilen mesajın bir benzerine 2019 seçimlerinde şiddetle gereksinimi var.
Ama öyle bir mesajın da bedeli var.
Barzani 16 Nisan'da verdiği desteğin karşılığını -Barzanistan'da yapacağı referandum için- 25 Eylül'de telep ediyor.
Bunu bir anlamda 2019 seçimlerindeki hayati destek için avans olarak düşünebilirsiniz.
Kendisi kadar net bir biçimde olmasa bile, Erdoğan'ın içinde bulunduğu durumu da hesaba katarak, en azından "susarak" mesaj vermesini istiyor.
Çünkü o ve herkes biliyor ki; Erdoğan susarsa Türkiye Cumhuriyeti susmuş olur.
Ve yine hepimiz biliyoruz ki sükut ikrardan gelir.

Ne var ki sorun burada bitmiyor.
2019 Cumhurbaşkanlığı seçimleri sadece bu 14 ilde yapılmayacak ki...
Hayır oylarının önemli bir yükselme dinamiği yaşadığı 67 ilde de yapılacak.
Barzani'nin bu 14 ilde vereceği desteğin kazandırdıkları 67 ilde aynı nedenle kaybettireceklerinden fazla olmayacaktır.
Aksine seçim matematiği açısından bakarsanız Erdoğan zararlı bile çıkacaktır.
Kaldı ki Erdoğan, -eminim ki hala rüyalarına giriyordur- 7 haziran seçimleri hezimeti sonuçlarına neden olan etmenleri asla unutmamıştır.
Öteden beri yazdığım gibi, Erdoğan 2019 seçimlerinde Küresel kapitalizmin de onay ve desteğini alarak "milliyetçi bıçkın" pozlarında podyuma çıkacaktır.
Tıpkı, öteden beri yaptığı gibi...

Gelgelelim Barzanistanda 25 Eylül'de yapılacak referandumunda Barzani'nin kendisine yüklediği "Kirvelik" görevi, Erdoğan'ın o bıçkın milliyetçi façasını bozuyor.
Özellikle 67 ilde...

Şimdi gelelim Hatun Tuğluk'un cenazesinde yapılan o rezil gösteriye...
Yukarıda anlatmaya çalıştığım, Erdoğan'ın Kuzey Irak Kürdistanı Kirveliğininin AKP, tabanında yarattığı hayal kırıklığını gidermek, MHP tabanına mesaj göndermek telaşındaki Erdoğan'ın kemik kadroları bu iğrençliğin başını çekti.
Bu rezil gösterinin arkasında Erdoğan'ın en az kendisi kadar şaşkın, öfkeli ve tehlikeli olan AkKurtlar vardı.
Evet şaşkın ve tehlikeli...
Yani bundan sonrası için de dikkatli ve hazırlıklı olmamızı gerektirecek anlamında tehlikeli.

Ve biz solcular..!
Şaşkın ve derin bir handikap içersindeki Erdoğan'ın, bu Kuzey Irak Kürdistanı Kirveliğini teşhir edecek miyiz yoksa Erdoğan'ın AkTosunlarının tehditkar eylemleri karşısında sessiz mi kalacağız?

Erdoğan'ın ikilemininin üzerine gidecek miyiz yoksa bunca zamandır yaptığımız gibi hatır güdüp çelişkilerini az travmalarla atlatmasına yardımcı mı olacağız?

Tek ayak üstünde kalan Erdoğan'ın diğer ayağına tekmeyi vuracak mıyız yoksa bu çelişkileri yazılarında anlatmaya çalışan diğer solcuları yaftalayıp, kendi solculuğumuza ruhsat almaya mı çalışacağız?

Kendi adıma görüyorum ki artık Mutant Solcuların Bulvarından yayılan Toksik Zırvalar eskisi gibi etkili olmuyor.
İnsanlar bu zırvalara eskisi kadar rağbet etmiyor.
Keskin sol söylemlerle pazarlanmaya çalışılan bu toksik zırvaların ambalajlarının bir yerlerinde saklı, "Produced by Global Capitalism" ibaresini görüyor ve ne anlama geldiğini biliyor.
Artık öyle kolay kolay yutmuyor.
Bu da bana moral veriyor.

Çeşitli sayfalarda kurulan salaklar sofrasında, -açıkça veya ima edilerek- adımı meze edenler var.
Bu sofraların bir kısmında benim ve bazı dostlarımın adı açıkça dillendirilirken, bazılarında da paylaştığım yazılar üzerinden dolaylı çemkiriliyor.

Ve ben..! Eskisi gibi bu gürültülere prim vermiyorum.
Yazılarımı kervan gibi peş peşe sıralıyorum.
Öyle hazinelerle yüklü bir kervan değil. Heybelerde süslü püslü mücevherler yok.
Kendimce Sıradan Gerçekleri yüklediğim mütevazi bir kervan bu...
Ama bütün bu çemkirmelere rağmen yürüyor.
Yürüyecek de...
Keşke uzaktan çemkirmek yerine Kervancı ile yüzleşmek cesaretiniz olsa...

15 Eylül 2017
Nadi Öztüfekçi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen hakaret içeren yorumlar yazmayın.