18 Ocak 2018 Perşembe

ŞİMDİ KIRILMA NOKTALARININ ÜZERİNDE ZIPLAMA ZAMANI DEĞİL!

Baştan söylemek istiyorum.
CHP örgütlülüğünün bekası ile ilgili ne bir kaygım var,  ne de CHP ile bir zorum...
Siyasi ikbal de beklemiyorum.
Ama CHP'nin etrafında toplanan kitleye önem veriyorum.
Anayasanın değiştirilmiş haliyle Cumhurbaşkanı seçilecek Erdoğan'la ülke olarak gireceğimiz karanlık kapının hemen önündeyiz.
Bu potansiyel tehlikeye direnebilecek gücün gövdesini CHP'nin kitlesi oluşturuyor.
Anayasa değişikliği referandumunda %49,5 (belki de %50'yi aşkın) oyun da ana gövdesini de CHP kitlesi oluşturmuştu.
Kendine özgü, tipik bildiğimiz CHP kitlesi...
Atatürkçü, Laik ve ülke bütünlüğünden yana...
Asla ırkçı değil ama kendisini ulusalcı olarak tanımlıyor.
Erdoğan'ın hedefinde bu kitle var. Bu kitlenin siyasi kararlılığını bozmak ve kafa karışıklığı yaratmak istiyor.

Son İstanbul il kongresi çevresinde yapılan tartışmalar tam da bu kitleyi dağıtmak amaçlı...
Cumhurbaşkanı dahil, birçok kesimden demokratik bir kongrede seçilmiş bir il başkanı üzerinde fırtına koparıldı, koparılıyor.
Sanki herkes, hazırlanmış da bu gelişmeyi bekliyormuş gibi.
Kaftancıoğlu'nun CHP İstanbul İl Başkanı olmasını bir demokrasi zaferi olarak görenlerden tutun da bunu CHP'nin kuruluş kodlarından sapmak olarak görenler adeta aralarında paslaşıyorlar.
Tek bir amaçları var bu kitlenin kararlılığını bozmak.

Bu tartışmalara mal bulmuş mağribi gibi Cumhurbaşkanı da aynı amaçlarla katıldı.
Cumhurbaşkanının, adeta trol jargonuyla, barkovizyon eşliğinde, sürenin yarısını Canan Kaftancıoğlu'nun twitter paylaşımlarına ayırdığı grup konuşmasını izlemişsinizdir.
Aslında bırakın Cumhurbaşkanını, bir parti genel başkanının bile kendine yakıştıramayacağı bir konuşmaydı. Normalde CHP İstanbul İl Başkanıyla, AKP il Başkanı polemiğe girmesi gerekir.
Gerçi Erdoğan'ın AKP'deki her işi kendisi yapmak istemesi gibi bir özelliği var.
Anayasa referandumunun propaganda çalışmaları esnasında HAYIR'cıların çadırına girdiğini de hatırlıyoruz.
Ama bu defa kendi siyasi mevkisini düşürüp, bir il başkanıyla siyasi yarış yaptı.
Sanki gelecekteki rakibiyle polemik yapıyor gibiydi.
Adeta Canan Kaftancıoğlu'nun CHP içerisindeki yıldızını parlattı.

Erdoğan'ın bu zamana kadar girdiği bütün seçimleri kazandığını düşünürsek, bu davranışının da kar zarar hesabını yaptığını düşünüyorum.
Bir kere CHP'nin kitlesinde kavram kargaşası yaratmayı başardı. Saldırı Kaftancıoğlu'na yönelikti ama dayağı yiyen Kılıçdaroğlu ve CHP oldu.
Normal koşullarda kadın bir il başkanı seçen böyle bir kongre, CHP'ye prim getirmesi gerekirken, zarar yazdı.
Elbette bu zarar sadece Erdoğan'ın Kaftancıoğlu'nu hedef almasından dolayı olmadı.
Canan Kaftancıoğlu gibi gerçekte CHP'li olmayan, CHP'yi kendince iyi bir yerlere getirme misyonuyla CHP'de siyaset yapanlar CHP'ye faydadan daha çok zarar vermişlerdir.

Zamanında TKP'ye de çok müdahale edilmişti.
Bugün, -bir çok kez ikrar edilerek- çok net açığa çıktığı gibi; TKP ideolojisini hiç bir şekilde benimsemediği halde TKP içerisinde yer alan, hatta yönetim kademelerinde yükselen, bunun için çaba sarf eden kadrolar hiç eksik olmamış.
O kadar ki adeta komünistlere yer kalmamış.
CHP'li, liberal, sol liberal, Kürt Milliyetçisi, sosyal demokrat, sol komünist düşüncelerden gelen kadrolar düşüncelerini değiştirmediler.
TKP'yi kendi düşünceleri doğrultusunda değiştirmeye çalıştılar.
Sonuç ortada...

Son günlerde CHP'ye yönelik girişimler de buna benziyor.
Her kesimden; Türk ırkçısı, sağ-sol liberal, Kürt Hareketi sempatizanı,  İslamcısı, Marksist müsveddeleri, Yetmezciler, Küresel Kapitalizmin biatçiları, iş takipçileri, belediye nemalanıcıları, NATO'cular ve benzeri bir dolu suret-i CHP'den gözüken siyaset esnafı, CHP içinde tepişip duruyorlar.

Eğer CHP'yi; içine girerek, yönetimine gelerek, kendinize göre daha demokrat, daha solcu, yapmak gibi bir amacınız varsa, bir diğer amacınız da bu kitleyi dağıtmaktır.
Demek ki Erdoğan'a muhalif değilsiniz.
2019'da neyin seçimini yaptığımızın farkında mısınız onu bilemiyorum.
Yakın zamana kadar ırkçı-faşist anlamında ulusalcı olmakla suçladığınız CHP'yi "değiştirmek" adına bu kitlenin dağılmasına neden olursanız tarihsel bir suç işliyorsunuz demektir.
Siz kendi kitlenizi yaratmaya bakın. Kendi kadrolarınızla öylesine etkili bir siyaset yürütün ki ürettiğiniz dinamik bu kitleyi de etkisi altına alsın.
Örgütleri modifiye ederek hazır kitleye konmaya çalışmanın bir yararı olmadığı gibi etik olarak da doğru değil.
Bırakın CHP CHP gibi kalsın. Bırakın CHP'nin içinde CHP'liler siyaset yapsın.

CHP'nin sözünü ettiğim kitlesinde gözü olanlar sadece kolaycı solcular değil.
Erdoğan'ın barkovizyon gösterisindeki söylemlerin aynısını, manidar bir zamanlamayla genel başkan adaylığını açıklamak için yaptıkları basın toplantısında tekrarlayanlar var.
Ümit Kocasakal'ın basın toplantısı ya da Erdoğan'ın grup toplantısından birini kaçırdıysanız üzülmeyin.
İkisi de birbirinin aynı. Birini izlemeniz yeterli.

Eğer kendini diğer bütün CHP'lilerden daha ulusalcı, daha Atatürkçü görüyor ve yönetimin kuruluş değerlerinden saptığını, kendini de bu değerlerin teminatı olarak görüyorsan, CHP içinde ama CHP için de çalışmak zorundasın.
Basın toplantılarında CHP'nin muhalif kitlesinin kafasını karıştırarak, CHP'ye saldırarak başkanlığın size hediye edileceğini düşünüyorsanız, çok beklersiniz.
CHP'yi döverek adam edemezsiniz.
Ayrıca sizin adam olduğunuz da kendinden menkul bir iddia...
CHP'nin gözünü diktiğiniz bu hazır kitlesi, Erdoğan'ın eli kulağındaki Tek Adam Rejimine tek başına engel olamaz.
Bir de o kitleden Erdoğan'ın yarattığı kirli dezenformasyondan yararlanarak kendinize parça koparmaya çalışırsanız, bilin ki o elinizdeki parça hiç bir işe yaramaz.
Belki "Atam sen kalk ben yatam" kıvamında, marjinal bir parti kurabilirsiniz ama 2019 seçimlerinden sonra elinizdeki o partinin pek bir anlamı kalmaz.

Sonuç olarak;
Canan Kaftancıoğlu'nun İstanbul İl başkanlığına seçilmesini, "CHP'li olmayanların CHP'ye müdahalesi olarak görüyorum.
Anayasa referandumunda Hayır Cephesinin yükselen dinamiğinin hızını kesen bir yönlendirme olduğunu düşünüyorum.
Öteden beri dillendirdiğim Erdoğan'ın karşısındaki cepheyi dizayn etme girişimlerine destek mahiyetinde bir girişim.
Ancak sonuçta CHP'nin kongresinden demokratik yöntemlerle seçildi.
Umarım yanılırım ve 2019 seçimlerinde olumlu katkısı olur.
Artık şimdi bu kitlenin kırılma noktaları üzerinde zıplamanın zamanı değil.

Şimdi Erdoğan'a muhalefet edenlerle yan yana durma zamanı.
Ne birilerinin önüne geçmek, ne peşine takılmak ne de çelme takmak...
Hayır'cı potansiyeli gerçek bir Hayır Cephesine dönüştürmek gerekiyor.

Nadi Öztüfekçi
18 Ocak 2018

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen hakaret içeren yorumlar yazmayın.