1. Birtakım olayların dayandığı neden ya da bu nedenlerin yol açtığı sonuç.
2. Varlığı deneyle kanıtlanmış şey.
Yani sen, ben, o hepimiz; kabul etsek de etmesek de veya farkında olsak da olmasak da, var olan ve var olduğu için de yeni sonuçlara yol açan her şey olgudur.
Bu 'şey' herhangi bir toplumsal veya tabiat olayı veya öteden beri var olan herhangi bir nesne de olabilir.
Ve hepsi de bir nedenin sonucu ya da bir sonucun nedenidir.
Öncelikle 'yaşam'ın bizzat kendisi bir olgu, üstelik canlı dinamik bir olgudur.
Bu durumda; yaşadığımız her an yeni olgular çıktığını söyleyebiliriz.
Örneğin sermayenin küreselleşmesi çok önemli bir olgudur. Yakın zamanda ortaya çıkan, öncesinde bir çok gelişmenin (olgunun) sonucudur ve bir çok diğer önemli olgunun da nedenidir.
Kapitalizmin içselleşmesi ve kronik krizi, teknolojinin gelişmesi, sermayenin büyüme ve yayılmaya olan gereksinimi ve diğer bir çok olgunun sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Küresel Kapitalizmin, Emekçi Ulusların ve diğer birçok olgunun ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Ve daha bir çok olgunun da ortaya çıkmasına neden olacaktır.
Keza Küresel Isınma...
O da bir çok olgunun sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Küresel Sermayenin ortaya çıkmasına neden olan olguların hemen hepsinin, bu arada küresel sermaye olgusunun ve elbette diğer bir çok olgunun sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Bir çok doğal afetin, çevre ve İklim sorunun, (örn. kuraklık) açlık ve yoksulluğun nedenlerinden biri olduğu gibi nicelerinin de nedeni olacaktır.
Şimdi şu sorular üzerinden akıl yürütelim:
1) Bizler; yukarıda sözünü ettiğim, ayrıca daha bir çok olgunun ne kadarının farkındayız ve düşünce, felsefe, ideoloji, siyaset üretirken bu olguların ne kadarını dikkate alıyoruz?
Söylemeye gerek yok sanırım; ne kadar azının farkındaysak düşünsel olarak ürettiklerimiz o kadar yetersizdir.
Bu soruya bağlı olarak diğer soru:
2) Varlığımızla, açıkladığımız düşüncelerle, eylemlerimizle ve örgütlülüğümüzle ne kadar olgunun nedeni oluyoruz?
Kısaca açıklarsak; ne kadar az olguya neden oluyorsak kötücül olguların oluşmasına karşı edim ve etkimiz o kadar yetersiz demektir.
Yani çevre sorunları, açlık, yoksulluk, zulüm, sömürü, eşitsizlik, despotizm, savaş ve ölümler karşısında o kadar etkisiziz.
Son soru:
3) Olguların farkında yeteri kadar olmaz, düşünce üretirken bu olguları yeterince dikkate almazsak, ürettiklerimizin etkisi olumsuzluklar karşısında ne düzeyde olabilir?
Bu sorulara benim yanıtım şöyle; Olguların farkında olmak için yeteri kadar çaba sarf etmediğimiz için düşünsel olarak ürettiklerimiz de dünyayı açıklamada yetersiz kalıyor.
Çözümlerimiz gerçekçi olamıyor.
Bunun sonucu olarak da sorunların karşısında etkisiz kalıyoruz.
Benim bu akıl yürütmeden çıkardığım şu:
Olguların farkında olmak için yeteri kadar çaba saf etmiyorsak ne sömürüye, ne zulme, ne ölümlere, ne çevre sorunlarına, ne despotizme, ne savaşlara, ne eşitsizliğe karşı etkili olamayız.
Açık söylemek gerekirse bu farkındasızlık devam ettiği sürece ne kadar etkisiz kalırsak o kadar iyi.
Nadi Öztüfekçi
11 Ekim 2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Lütfen hakaret içeren yorumlar yazmayın.